İstanbul Denizinde Fark Yaratan Bir Kadın
SİNEM DEDETAŞ
Cam tavanı kıran kadınlardan biri. Denizin ve gemiciliğin erkek egemen, hiyerarşik dünyasında ön yargıları yıka yıka ilerlemiş, olduğu yere liyakatle gelmiş, gözleri ışıl ışıl parlayan, genç, çalışkan, disiplinli ve modem bir kadın. Şehir Hatları Genel Müdürü Sinem Dedetaş, MediaCat’in başarılı ve ilham veren kadınlarını onurlandırdığı geleneksel organizasyonunda 2023’ün ‘Fark Yaratan Kadınlar’ı arasına ismini yazdırdı. İstanbul olarak ona birkaç şey borçluyuz. Ama bence en önemlisi Fatih’in 1455’te kurduğu, dünyanın yaşayan en eski tersanesi olan Haliç Tersanesi’nin yerinde kalması için verdiği mücadele… Haliç Tersanesi, Osmanlı ile denizciliğin bu topraklarda doğduğu, cumhuriyet ile devam eden ve hem Osmanlı donanmasına hem cumhuriyete gemiler üreten bir endüstri mirası. 2014-2016 arasında TMMOB Gemi Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı olduğu sırada Haliç’in ‘soylulaştırma’ adı altında özelleştirilmesine karşı çıktığı için kapısından girmesinin yasak olduğu tersanenin başında şimdi o var. Artık Şehir Hatları’na ait vapurların, ticari gemilerin bakımları burada yapılıyor. Haliç’in bu şehrin gemilerini üreten, onaran faal bir yer haline geri dönmesi için yaptıkları büyük bir teşekkürü hak ediyor. İstanbul sularının ikonik simgelerinden Paşabahçe ve Kızıltoprak vapuru denizlere döndü bile. Taksi krizine küçük de olsa bir alternatif sunan ve yedi gün 24 saat çalışan Deniz Taksi projesi de onun. Beşi elektrik-hibrit olmak üzere toplam 50 deniz taksinin üretimi bir yılda tamamlandı. Hem üretimin Haliç Tersanesi’nde olması hem de tasarımın bir gemi inşaatı ve deniz bilimleri mühendisi olarak kendisine ait olması nedeniyle İBB’ye 6.5 milyon Euro’ya yakın tasarruf sağladı. Ayrıca 2019’da göreve geldiğinde hizmet veren 20 hat varken şimdi hat sayısı 32. Yani Sinem Dedetaş biraz ilgiyi hak ediyor! Kabataş İskelesi’nde buluştuk ve bir vapura atladık.
“EŞİTSİZLİKLERİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN UĞRAŞIYORUZ”
Kariyeriniz boyunca büyük kısmı üst seviye yöneticilik olmak üzere birçok önemli rolde çalıştınız, hem de son derece erkek egemen bir sektörde… Şöyle geriye bakınca nasıl bir fotoğraf görüyorsunuz?
‘Cam tavan’ bir gerçek, gemicilikte ve diğer birçok sektörde de… Birçok zorluk var; mesela fakültede 80 kişiydik, ama sadece iki kadın vardı. Uluslararası denizcilik tarafında kadın gemiciler staj yapmak zorundalar fakat onlar uzak yol gemilerine alınmıyorlardı. 2008’den sonra bir açılma başladı. Şehir Hatları’nda kadın çalışan hiç yoktu, daha önce hiç kadın yönetici olmamıştı. 2019 seçimlerinden sonra Sayın Ekrem İmamoğlu’nun liderliği ve vizyonu İBB’nin tüm kademelerine yansıdı ve her alanda fırsat eşitliği yaratıldı. Bu sene ayrıca Uluslararası Toplu Taşımacılar Birliği’nin (UITP) 2023-2025 Su Yolu Taşımacılığı Komitesi’nin başkanlığına seçildim. Böylelikle ilk kez bir Türk başkan görev almış oldu, bundan dolayı gurur duyuyorum. Tüm eşitsizlikleri değiştirmek için uğraşıyoruz, bu meslek yavaş yavaş erkek egemen bir meslek olmaktan çıkacak. Bu arada bu yıl İTÜ’nün mezuniyet törenine katıldım. Deniz Bilimleri Bölümü mezunlarının ilk üçü kadındı! Değişim hızlanacak.
“KÜÇÜMSEMELERİ ÖNEMSESEM MESLEĞİ BIRAKMA NOKTASINA GELİRDİM”
Verdiğiniz mücadeleden öğrendiğiniz ve kadınlara aktarabileceğiniz en önemli bilgi nedir?
Olayları kişisel almamayı öğrenmek. Kadın olduğum için karşıma çıkan zorlukları kişiselleştirmeden atlayabildim. Eğer böyle olmasaydı mesleği bırakma noktasına gelebilirdim, çünkü büyük bir baskı ve küçümsemeyle karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Duymama, alay etme, fikrin önemsizleştirilmesi… Aklın yok sayılması, varlığın yok sayılması manasına geldiği için onur kırıcı ve tahammülü zor.
Ama siz bu tavırları görmezden gelerek ilerlediniz…
Evet, önemsememeyi seçtim çünkü bunlar benimle değil karşımdakiyle ilgili. Başarı çok görece bir kavram ama rakamlarla ortaya konduğu halde bizlerin başarısı hep ‘tesadüf’ gibi algılanıyor. Bir toplantıda karşılaştığım saygısızlığı görmezden gelip işe odaklanarak kendi kendimi motive edebildim. Ama vazgeçen, mesleği bırakan kadın arkadaşlarım da oldu.
“KADIN OLDUĞUNUZ İÇİN DEĞİL, HAK ETTİĞİNİZ İÇİN BURADASINIZ” DİYORUM
Ekibinizdeki kadınlara nasıl davranıyorsunuz?
Bir taciz, aşağılama olduğu zaman gerekeni yaparım ama her ekip arkadaşımdan aynı çalışmayı bekler ve öyle davranırım. Yerleri sildirmeyelim veya halatı bağlatmayalım gibi ayrımcı şekilde değil, herkesin aynı işi haksızlık olmadan yaptığı bir düzen kurmak önemli. Kendi ekibimde şuna bakıyorum; diyelim bana sorun getirmeyen bir birim var, “Bu birim hiç çalışmıyor” demiyorum, “Çok iyi çalışıyorlar ki sorun gelmiyor” diye düşünüyorum. İşe alım yaparken kadın personellere “Kadın olduğunuz için buraya gelmediniz, liyakatinizle buraya geldiniz. Biz sadece burada fırsat eşitliği yarattık” diyorum.
“DENİZ TAKSİLERİ BİZ ÜRETİYORUZ”
İstanbullular uzun süredir taksi kriziyle boğuşuyor. Siz deniz taksilerle bu soruna bir alternatif getirdiniz. Kaç tane deniz taksi var? Nasıl çalışıyorlar?
Beşi hibrit olmak üzere toplam 50 Deniz Taksi’nin üretimini bir yılda tamamladık. Hem üretiminin Haliç Tersanesi’nde gerçekleşmesi hem de tasarımın bize ait olması nedeniyle İBB’ye proje toplamında 6,5 milyon Euro’ya yakın tasarruf sağladık. Deniz taksilerden beşi karbon salımını azaltmak amacıyla hibrit sevk sistemi ile üretildi.
Hatırladığım kadarıyla sizden önceki dönemde de denenmişti bu…
Doğru. Daha önce denenmiş ve başarılamamış bir iş bu; özel sektöre yaptırılmış ve özel sektör işletmesine bırakılmış, çürümüş, çökmüş bir işti. Hatta iki tekne bizim tersaneye atılı durumdaydı. 12 tane yarı batık tekne vardı. Hacizli olanlar vardı. Önce bu işin neden battığını araştırdık, çünkü İstanbul’da bu çok büyük bir ihtiyaç. Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu denizin ulaşımdaki payını artırmak istiyor ve burası bir deniz kenti. Biz denizi daha çok kullanmalıyız, bu net. Bir hedefimiz var ve bu hedefe gitmek için bir yatırım yapılması lazım. Gemi kiralamak bütçesel olarak büyük bir yük. Bu yüzden 7/24 tarifeden bağımsız, isteyenin istediği yerde bineceği bir hizmet sunalım anlayışı ile deniz taksi ortaya çıktı.
Deniz taksiye nasıl ulaşılıyor?
İBB Deniz Taksi uygulaması üzerinden ulaşabiliyorsunuz. Uygulamadan saat, lokasyon ve kişi sayısını belirtiyorsunuz. Galataport, İstinye, Tarabya Marinaları içerisinde duraklar mevcut. Taksiye 10 kişi binebiliyor.
Deniz taksilerin kaptanlarından biri kadın, değil mi?
Evet, şu an bir kadın kaptanımız var. Başvuru oldukça değerlendirmeye alıyoruz. Deniz takside kadın kaptanların artması bizim için mutluluk verici olacak. Personel, uzman, amir, şef, müdür seviyesinde kadınların çalışabiliyor olması şirketin kurumsalı açısından çok önemli. Artık eşitlik, algının oturduğu ve bundan sonra korunacağı anlamına geliyor. Yerleştirmeler baskı ya da ayrımcılıkla değil sınavla yapılıyor.
“GEÇİCİ YAPILAN HER BİNA KENTE İHANET”
Birkaç yıl önce oyuncu Mehmet Esen Kabataş Vapur İskelesi’ndeki yürüme mesafesinin uzunluğu sebebiyle zorlanan engelli ve yaşlıların fotoğraflarını paylaşmış ve sizi eleştirmişti. Şimdi durum ne?
Mehmet Bey’in eleştirisi, Kabataş İskelesi’nde iskele binasından çıkıldığında yürüme yolunun çok uzak olduğu ve dezavantajlı bireylerin mağdur olduğu yönündeydi. Şimdi hizmet araçlarımız var ve aktif olarak çalışıyor. ‘Martı Projesi’ adı altında bize kalan kötü bir miras var. Tamamlanmamış bir iskele, üstünü kapatsak olmuyor, başka problemler doğuruyor… Geçici yapılan her bina kente bir ihanet. Bu binalar tamamlanacak; çok güzel iskele binasına, binadan çıkınca insanların gemiye ulaşacağı bir yapı haline dönüşecek. Şu an Kabataş İskelesi güneşte ve yağmurda yolcular için problem yaratıyor o yüzden şimdilik araç yerleştirerek bu problemi çözdük. Engelliler, yaşlılar ya da desteğe ihtiyacı olanlar araçlarla alınıyor.
Ekşi Sözlük’te hakkınızda yazılanlara baktım. Gelecekte sizi Ulaştırma Bakanı olarak görmek isteyenler var. Sizin nasıl bir hedefiniz var?
Mesleki gelişim beni heyecanlandırır. Hedeflerimi, “Daha iyisini nasıl yapabilirim?” “Daha mutlu olacak mıyım?” gibi sorularla yol içinde kontrol ediyorum. İstanbul’a yönelik çalışıyor olmak, halkla temas etmek sevindirici. Deniz kültürünü geliştirmek ve yaygınlaştırmak istiyoruz. Ülke için çalışmak tabii ki heyecan verici fakat ulaştırma çok büyük bir iş, bütünüyle kapsayabileceğime dair bir yorum yapamam.
“ÇELLO ÇALIYORUM”
Ailede denizci var mı? Denizle olan ilişkiniz nasıl başladı?
Biz aslen Eskişehirliyiz, ailede hiç denizci yok aslında. Babam şart koştu eğer şehir dışında okuyacaksam ODTÜ, İTÜ ya da Boğaziçi’ni kazanmak zorundaydım. İyi ki de o hedefi koymuş. 99’da İTÜ’de okumaya başladım. Bölümüm ilk tercihim oldu, isteyerek seçtim ve çok severek okudum. Dolu dolu bir üniversite hayatı geçirdim. Gemi ve Deniz Kulübü’nü kurduk, ayrıca çello çalmaya başladım ve çok okudum.